Yükseköğretim Kurulu’nun 43. yılı, Türk yükseköğretim sisteminin gelişimi ve geleceği üzerine kapsamlı değerlendirmelerle ele alınıyor. Yenilikler, başarılar ve karşılaşılan zorluklar hakkında derinlemesine bir bakış sunuyor.
Antalya Körfez gazetesinin haberine göre; Eğitim-İş Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Sadık Acar, 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’unu gündemine taşıdı. YÖK’ün 43’üncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle bir basın açıklaması gerçekleştiren Acar; üniversitelerin piyasa dinamikleri, rektör seçimleri, vakıf ve özel üniversiteler ile uluslararası bilimsel başarı sıralamaları hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
“YÖK; BASKI VE DENETİM ARACI OLMUŞTUR”
Acar, YÖK’ün 12 Eylül darbesi sonrasında üniversiteler üzerindeki kontrolü sağlamak amacıyla kurulduğunu belirtti. “Aradan geçen 43 yıl boyunca, bilimsel ve özerk bir üniversite modelinin önünde en büyük engel haline gelmiştir. YÖK, uygulamalarıyla bilimsel düşüncenin yeşermesini, özgürce tartışılmasını ve gelişmesini engelleyen bir baskı ve denetim aracı olmuştur. Gerçeği arayanı cezalandıran bu yapı, üniversitelerde akademik özgürlüğü değil, otoriteye boyun eğmeyi ve itaati esas almıştır” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE, ÖRGÜTSEL ÖZERKLİKTE SON SIRADA YER ALIYOR”
Acar, “YÖK’ün, bilimsel özgürlükten kopuk ve itaat gerektiren bu tutumu Avrupa Üniversiteler Birliği Raporu’nda da yer bulmuştur” diyerek rapora ilişkin önemli bilgilere değindi. “Türkiye’deki üniversiteler 35 ülke arasında 35. olarak örgütsel özerklikte son sırada yer alırken, mali özerklikte 31., personel (istihdam) özerkliğinde 26. ve akademik özerklikte 29. olmuştur. Raporda, rektör atamalarının ve görevden almaların doğrudan Cumhurbaşkanı kararı ile gerçekleşmesi durumuna örnek teşkil eden tek ülkenin Türkiye olduğu belirtilmiştir” ifadelerini kullandı.
“URAP SIRALAMASINDA YER ALMIYORUZ”
Acar, vakfı dahi olmayan vakıf üniversitelerinin ve kampüsü dahi bulunmayan apartman üniversitelerinin eğitim sisteminin saygınlığını her geçen gün daha da zedelediğini vurguladı. “Uluslararası göstergeler, üniversitelerimizin pek çok alanda geriye gittiğini açıkça göstermektedir. Üniversitelerin uluslararası bilimsel başarı sıralaması hakkında bilgi veren URAP 2023-2024 Raporuna göre, 2016 yılından beri ilk 500 içinde üniversitesi olmayan Türkiye için durum değişmemiş, ilk 1000 üniversite içinde ise 2016 yılında 18 üniversitemiz yer alırken, 2023 yılında bu sayı yarısı kadar yani 9 üniversiteye düşmüştür” dedi.
“ÜNİVERSİTELER, BAĞIMSIZ KURUMLARDIR”
Acar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, üniversiteleri çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın temel unsurlarından biri olarak gördüğünü hatırlatarak, “Üniversitelerimiz, eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmet işlevleriyle ülkenin ilerlemesine ve kalkınmasına katkı sağlayacak bağımsız kurumlardır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için üniversitelerin bilimsel, yönetsel ve akademik özerkliği tam anlamıyla sağlanmalı, siyasi müdahalelerden korunmalı ve araştırma-geliştirme faaliyetleri desteklenmelidir” diye ekledi.
“ÜNİVERSİTELER YENİDEN YAPILANDIRILMALI”
Acar, ülkenin bilimsel geleceği ve aydınlık yarınları için üniversitelerin özerk, demokratik ve özgür bir yapıya kavuşturulmasının gerekliliğini vurgulayarak, “12 Eylül darbesinin mirası olan YÖK kaldırılmalı, üniversiteler siyasi otoritelerden bağımsız, demokratik birer eğitim ve araştırma kurumu olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Eğitim ve bilim adına daha güçlü bir gelecek inşa etme yolunda YÖK’ün 43. yıldönümünde bir kez daha haykırıyoruz: Bilim özgür olmalı, üniversiteler özerk olmalı!” şeklinde konuştu.
Kaynak: Antalya Körfez