Yapay Zekanın Geleceği: Korkular ve Gerçekler

Yapay zekanın geleceği üzerine derinlemesine bir bakış. Korkular, gerçekler ve bu teknolojinin yaşamımızdaki etkileri hakkında bilgi edinin. Yapay zeka ile ilgili en güncel tartışmaları keşfedin.

Yapay Zekanın Geleceği: Korkular ve Gerçekler
Yayınlama: 08.11.2024
4
A+
A-

Yapay zekâ devrimi hızla gelişirken, çevremiz iyimser ütopyalardan kıyamet senaryolarına kadar geniş bir yelpazede kaynıyor. Bilim kurgu eserleri, insanları genellikle Büyük Robot İsyanı’na karşı uyarmıştır. Örneğin, Terminatör ve Matrix gibi pek çok film ve roman, yapay zekaların ve robotların dünyayı ele geçirip insanlara karşı ayaklandığını anlatır. Ancak, yakın gelecekte böyle bir senaryonun gerçekleşme olasılığı oldukça düşüktür.

Financial Times için kaleme aldığı bir makalede, ünlü tarihçi Yuval Noah Harari, yapay zekânın mevcut durumunu ve olası tehlikelerini değerlendirdi. Harari, mektubunda şu ifadeleri kullandı: “Teknoloji, bu seviyeden çok uzak. Mevcut yapay zekalar, yalnızca belirli alanlarda uzmanlaşmış ‘aptal bilginler’ olarak tanımlanabilir. Satranç oynamak, protein katlamak ya da metin oluşturmak gibi niş alanlarda yetkin olabilirler; ancak robot orduları kurmak veya ülkeleri ele geçirmek gibi karmaşık görevleri yerine getirebilmek için gereken genel zekadan yoksundurlar.”

Korku Kaynağı: Katil Robotlar mı, Yoksa Dijital Bürokratlar mı?

Büyük Robot İsyanı’nın olası görünmemesi, korkmamız gereken bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Aslında korkmamız gereken, katil robotlar değil, dijital bürokratlardır. Yapay zekâ distopyasını anlamak için Terminatör yerine, Kafka’nın “Dava” romanına bakmak daha uygun olabilir. İnsanlar, milyonlarca yıllık evrim sonucunda, vahşi yırtıcılardan korkmaya alışıkken, bürokratik tehditleri algılamakta zorlanıyorlar. Zihnimiz, kaplanlar tarafından öldürülmekten korkmaya programlanmışken, evrak işlerinden kaynaklanan tehlikeleri anlayamıyor.

Antik Mezopotamya’da yazının icadından sonra ortaya çıkan bürokrasinin tarihi, yalnızca 5 bin yıl geriye uzanıyor. Ancak bu bürokrasi, insan toplumlarını radikal ve beklenmedik bir şekilde değiştirdi. Örneğin, yazılı belgelerin ve bürokratların mülkiyet kavramı üzerindeki etkisini düşünün. Yazılı belgelerin icadından önce, mülkiyet toplumsal bir uzlaşıya dayanıyordu. Bir tarlanın “sahibi” olmak, komşularınızın o alanın size ait olduğunu kabul etmesi demekti. Siz izin vermedikçe, kimse o tarlaya bina dikmiyor veya ekin biçmiyordu. Bu komünal sahiplik yapısı, bireysel mülkiyet haklarını kısıtlı hale getiriyordu.

Yazının Getirdiği Mülkiyet Devrimi

Yazının icadıyla birlikte, mülkiyet kavramı da değişti. Artık bir tarla sahibi olmak, o tarlaya sahip olduğunuzu gösteren yazılı bir belgeye dayanıyordu. Komşularınız yıllarca o tarladan meyve toplamış olsa bile, elinizde resmi bir belge varsa, mahkemede tarlanın sahibi olduğunuzu iddia edebiliyordunuz. Bu durum, mülkiyetin artık merkezi bir bürokrasi tarafından belirlendiği anlamına geliyordu. Dolayısıyla, vergi koyma, askerleri finanse etme ve büyük merkezi devletler kurmanın yolu açılmış oldu.

Yapay Zeka ve Bürokrasi

Şimdi, yapay zekânın bu gücü ele geçirme niyeti var. Bürokrasi, yapay bir ortamdır ve burada sınırlı bir alandaki uzmanlık, bilgi akışını manipüle ederek büyük etkiler yaratabilir. Günümüzde yapay zeka, belirli bir yapıdan yoksun bir dünyaya yerleştirildiğinde, pek çok şey yapamayabilir; ancak bir şirket avukatını darmadağın bir savanaya gönderirseniz, avukatın kabiliyetleri de anlamını yitirir. Fakat bürokratik bir sistem oluşturulduğunda, avukatın gücüyle başa çıkamaz hale gelirler.

Bugün, aslanların ve insanların kaderi, bürokrasinin karmaşık labirentlerinde belge hazırlayan avukatların elindedir. Yapay zeka, bu labirentte, bir gerçek avukatın ulaşamayacağı bir güce sahip olabilir. İlginç bir şekilde, yapay zekanın otomatize hale getirdiği ilk mesleklerden biri haber editörlüğü oldu. Bir zamanlar Lenin ve Mussolini gibi figürlerin mesleğini şimdi yapay zekalar üstleniyor.

Sosyal Medya Algoritmaları ve Etkileri

Yapay zekanın etkileri, sosyal medya algoritmaları aracılığıyla da kendini gösteriyor. Bu ilkel yapay zekalar, topluma büyük ölçüde etki ederek, dünyanın şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. Facebook, X, YouTube ve TikTok gibi platformların algoritmaları, kullanıcı katılımını artırmak amacıyla açgözlülük, nefret ve korku gibi duygulara yöneliyor. Bu durum, toplumlarda komplo teorileri, yalan haberler ve sosyal kargaşa gibi olumsuz etkilerin yayılmasına neden oluyor.

Tarihsel Süreçte Gazetecilerin Rolü

Algoritmik editörlerin insan toplumlarında yarattığı kargaşa, önemli bir uyarı işareti olarak kabul edilmelidir. İnsanların dünyası, sayısız bürokrasiden oluşan karmaşık bir yapıdadır. Yapay zekalar, Büyük Robot İsyanı’nı yönetme yeteneğinden yoksun olsalar da, bu karmaşık yapı içinde büyük güç biriktirebilirler. İçeriden fethedilebilir bir sisteme isyan etmenin anlamı kalmaz.

Kaynak: Patronların Dünyası

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.