Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Kadına Yönelik Şiddet Açıklaması

Türkiye Psikiyatri Derneği, kadına yönelik şiddetin toplumsal ve psikolojik etkilerine dikkat çekerek, bu konuda yapılması gerekenleri vurguladı. Kadınların haklarını savunmak ve desteklemek için atılması gereken adımları tartıştı.

Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Kadına Yönelik Şiddet Açıklaması
Yayınlama: 26.11.2024
3
A+
A-

Antalya Körfez gazetesinin haberine göre; Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle anlamlı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, kadına yönelik şiddet, cinsiyet temelli bir sorun olarak tanımlanarak, kadına fiziksel, cinsel, ruhsal ve sosyal açılardan zarar veren her türlü davranışın toplum içinde veya özel yaşamda baskı oluşturduğu ve özgürlüklerin keyfi şekilde kısıtlandığı vurgulandı.

Dernek, 25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti’nde, diktatör yönetime karşı mücadele veren üç kadın kardeşin, yönetimin destekçileri tarafından tecavüze uğrayarak öldürüldüğünü hatırlatarak, 1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından bu tarihinin ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan edildiğini belirtti.

Şiddet Oranları ve Artış Hızı

Dünya Sağlık Örgütü tarafından kadına yönelik şiddetin temel bir halk sağlığı sorunu olarak ele alındığını ifade eden TPD Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, bu durumun insan hakları ihlali niteliğinde olduğunu ve cinsiyet temelli bir sorun oluşturduğunu belirtti. Açıklamada, patriarkanın yarattığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadınları, ekonomi, politika, eğitim ve sağlık alanlarındaki haklarından mahrum bıraktığı ve bu eşitsizliğin her geçen gün derinleştiği vurgulandı. Son 10 yıl içinde Türkiye’deki kadın cinayetlerinin en yüksek artış hızına ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, “2023 yılının ilk altı ayında 206 kadın cinayeti ve 117 şüpheli kadın ölümü kaydedilmiştir. Bu durum, egemen ataerkil ideoloji ve sermaye düzeninin kadın ve erkek arasındaki eşitsiz ilişkiyi sürdürme çabasının bir sonucudur” denildi.

İstanbul Sözleşmesi’nin Önemi

2021 yılında Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini hatırlatan dernek, bu sözleşmenin yalnızca hukuki bir düzenleme değil, aynı zamanda şiddetin toplumsal boyutunu değiştirmeyi hedefleyen bir yol haritası niteliğinde olduğunu vurguladı. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddete karşı güçlü bir hukuki çerçeve sunarken, şiddet mağdurlarını koruma ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etme sorumlulukları yükleyen önemli bir belge olarak değerlendirildi. Sözleşmeden çekilmenin ardından, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin arttığı ve şiddetle mücadelede atılan adımların yetersiz kaldığı ifade edildi.

Şiddetle Mücadele ve Toplumsal Dönüşüm

Şiddet haberlerinin verilmesinde, faillere meşruiyet sağlayan ifadelerin kullanılmasının, ceza davalarında haksız tahrik ve iyi hal indirimi gibi uygulamaların, suçluları koruyan ve cezasızlığa yönlendiren yargılamaların derhal önlenmesi gerektiğine dikkat çeken TPD Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, “Biz ruh sağlığı çalışanları, kadına yönelik şiddeti sadece sayılarla ifade etmenin yetersiz kaldığını her gün gözlemliyoruz. Şiddet, etnik köken, dil, din, yaş ve statü ayrımı gözetmeksizin tüm kadınları etkilemektedir. Artık bir kadını daha kaybetmek istemiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin ancak devletin cinsiyet eşitsizliğine karşı açık bir duruş sergilediği toplumsal dönüşümle önlenebileceğinin altını çiziyoruz” ifadelerine yer verildi.

Her 25 Kasım’da olduğu gibi kadınların dünyanın dört bir yanında; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi ve toplumsal şiddete dikkat çekerek toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları sürdürülebilir bir mücadele ve dayanışmaya davet ettiklerini belirttiler.

Kaynak: Antalya Körfez

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.