Şekerci Cafer Erol’un köklü geçmişi ve gelenekten geleceğe uzanan serüveniyle tanışın. Lezzetli şekerlemeleri ve zengin tarihçesiyle bu markanın hikayesi, damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Necla DALAN Temelleri 1807 yılına kadar uzanan Şekerci Cafer Erol, özellikle yılbaşı dönemlerinde Kadıköy’deki şık mağazasıyla büyük ilgi görüyor. Rengarenk ve ışıltılı dekorasyonu ile İstanbul’un dört bir yanından ziyaretçileri kendine çeken bu marka, her yıl merakla beklenen süslemeleriyle de dikkat çekiyor. Türkiye’de şekerleme sektörünün önde gelen isimlerinden biri olan Şekerci Cafer Erol, geçtiğimiz mart ayında ilk yurt dışı mağazasını Bakü’de açarak uluslararası pazara adım attı. Şirket, Avrupa, Körfez ve Amerika’da büyüme hedefleriyle çalışmalara devam ederken, ikinci mağazasını bugün Londra’da açacak. Londra’daki mağaza, ünlü Harrods mağazasının hemen yanında yer alarak, stratejik bir konumda bulunuyor. Bu durum, Türk tatlıcısı Hafız Mustafa 1864’ün de geçtiğimiz eylül ayında burada bir şube açmasıyla birlikte, Londra’da tatlı rekabetinin artacağı anlamına geliyor. Şekerci Cafer Erol’un beşinci kuşak temsilcisi Hakan Erol, 218 yıllık tecrübelerini yurt dışına taşımak için iki yıldır yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirtti. Erol, Avrupa, Amerika ve Körfez bölgesinde büyümeyi planladıklarını ve gittikleri ülkelerde üretim yapmayı da hedeflediklerini vurguladı.
Şekerci Cafer Erol’un kökenlerine de kısaca değinmek gerekiyor. İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre, markanın kökleri Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Abdal Hasan Köyü’ne dayanıyor. Aile, köyde “Müftügiller” adıyla anılmaktaydı. Şekerci Cafer Erol’un temellerini atan Müftügiller’den Mehmet Efendi, küçük kardeşi Veysi Efendi ile birlikte genç yaşta İstanbul’a göç etti. İki kardeş, o dönemde tarım arazilerinden yeterli verim alamadıkları için İstanbul’a geldiklerinde akrabalarının evlerinde kalarak yeni bir hayat kurmaya çalıştılar. İlk dükkanlarını 1807 yılında, dönemin ticaret merkezi olan Eminönü Tahtakale’de açarak, akide şekeri üretimi ile büyük bir üne kavuştular. Mehmet Efendi, zamanla “Şekerci Mehmet Usta” olarak tanınmaya başladı. Yokluk yıllarında, şekerin nadir bulunması nedeniyle pekmez ve pancar ekleyerek macun şeker, kaba şeker ve halka şeker üreten kardeşler, tüm zorluklara rağmen ticari hayatta ayakta kalmayı başardılar. Ancak, Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı’nın girdiği pek çok savaş, yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı ve Mehmet Efendi, mesleğini bırakarak memleketi Kastamonu’ya geri döndü. Onun bıraktığı miras, sonraki nesillere aktarıldı.
Büyükbabasının hikayesini dinleyerek büyüyen Cafer Erol, onun izinden giderek İstanbul’a gelmeye ve Eminönü’nde kendi şekerci dükkanını açmaya karar verdi. Eminönü’nde başlayan yolculuğu, sırasıyla Beyoğlu ve Kadıköy’de açtığı dükkanlarla devam etti; ancak 1945 yılında sadece Kadıköy’deki mağazasıyla yoluna devam etmeye karar verdi. Yaptığı lokum ve akide şekerleri ile hızla bir müşteri kitlesi oluşturan Cafer Erol, dükkanının vitrinine gösterdiği özenle de dikkat çekmeyi başardı. Cafer Erol, büyük oğlu Nurtekin Erol’un mesleğe olan ilgisini erken yaşlarda fark ederek onu da bu alanda yetiştirmeye başladı. 1980 yılında vefat eden Cafer Erol’un ardından, dükkanın sorumluluğu tamamen Nurtekin Erol’a geçti. 1992 yılından bu yana ise Nurtekin Erol ve oğlu Hakan Erol, aile geleneğini sürdürerek birlikte çalışmaya devam ediyor.
Kaynak: Patronların Dünyası