Yapı Denetim Birliği, yeni kanun teklifine karşı tepkisini dile getiriyor. Yapı güvenliği ve denetim süreçlerine dair endişelerini paylaşarak, sektördeki olası etkileri ve çözüm önerilerini gündeme taşıyor.
Antalya Körfez gazetesinin haberine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AKP’li milletvekilleri tarafından önerilen yeni kanun teklifi, yapı denetim kuruluşlarının müteahhitler tarafından seçilmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi tehlikeye sokmaktadır. Yapı Denetim Birliği Antalya Şube Başkanı Volkan Soysal, bu kanun teklifinin yapı denetçilerinin bağımsızlığını zedeleyen düzenlemeler içerdiğine dikkat çekti. Soysal, “Bu kanunda, 4708 sayılı yapı denetim kanununda uzun zamandır beklediğimiz maddeler de yer almakta. Önerilen kanun teklifinde olumlu bulduğumuz unsurlar olsa da, kamuoyunun dikkatine sunmamız gereken ciddi kaygılarımız var.” şeklinde ifade etti.
Soysal, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan 18.11.2024 tarihli ve 76 sayılı “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında açıklamalarda bulundu. Soysal, yeni düzenlemenin yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine izin vererek tarafsız denetimi ortadan kaldırdığını belirtti. “Yapı denetim sistemi, kamu güvenliğini sağlamak amacıyla yürütülen bir kamu hizmetidir. Bu düzenleme, denetim mekanizmasının bağımsızlığını kaybetmesi, adaletli iş dağılımının zedelenmesi ve sektördeki şeffaflık ilkesinin ihlal edilmesi anlamına geliyor.” dedi. Ayrıca, bu taslağın denetimsizliğin önünü açarak toplumsal can güvenliğimizi tehdit edeceğini vurguladı.
Volkan Soysal, Türkiye’nin deprem gerçeğine de dikkat çekerek, “Geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük felaket, bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle yüksek risk taşıyan bir deprem bölgesidir ve yapı denetim sistemi, bu risklerle başa çıkabilmek için en önemli unsurlardan biridir.” dedi. Söz konusu taslak, yapı denetim hizmet sözleşmeleri ile ilgili olarak köklü değişiklikler getirmektedir. Özellikle, “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500 metrekare kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile diğer hizmet sözleşmelerinde, Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre, ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle yapı sahibi arasında sözleşme akdedilir.” maddesini eleştirdi.
Soysal, “Aralarında husumet bulunan bireylerin, elektronik dağıtım ile karşılaşmaları sonucunda fiziki müdahalelere varan adli olayların yaşandığı tespit edilmiştir. Bu düzenleme ile yapı denetim kuruluşu sayısı belli bir sayının üzerinde olan illerde yapı sahibine birden fazla alternatif sunulması amaçlanmaktadır.” diyerek, Yapı Denetim Kuruluşları’nın dinlenmediğini düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Yapı denetim firmalarının, uzak mesafeli küçük işlerdeki gelirlerinin yetersiz olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, bu durumun düzeltilmesi için başka önerilerin olabileceğini düşünüyoruz.” dedi.
Soysal, sektördeki tüm aktörlerin en büyük sorunu olarak gördüğü yapı denetim kuruluşu ile müteahhitler arasındaki ticari bağ nedeniyle oluşan denetim zafiyetine ilişkin yapılacak olan düzenlemeleri eleştirerek, “Şimdi ne oldu da sektörün en büyük sorunu olarak tanımlanan bu ticari bağ yeniden oluşturulmak isteniyor? Taslakta, yapı denetim firmalarına uygulanacak cezalar hakkında da düzenlemeler bulunmaktadır.” ifadelerini kullandı. Hangi yapıda hangi yapı denetim kuruluşunun görevlendirileceğinin Bakanlıkça elektronik ortamda belirlenmesinin, sektördeki sorunları çözmek için yeterli olmayacağını vurguladı.
Türkiye genelinde yaklaşık 2500 yapı denetim firması faaliyet göstermektedir. Bu firmalar, yalnızca güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ülke ekonomisine ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sisteminin kamu güvenliğini koruma misyonuna rağmen, bu tür düzenlemelerin hayata geçirilmesi, kamu yararını hiçe sayan bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bu çelişkili adımlar, yapı güvenliğinin sağlanmasında büyük riskler yaratacak ve denetimin tarafsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır. Çıkacak uygulama net bir şekilde müteahhidin lehine, vatandaşın aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle, toplumsal güvenliği tehlikeye atan bu yaklaşım kabul edilemez ve derhal düzeltilmelidir. Bizler, mesleğimizin gereğini yapmaya, can güvenliğini temin etmeye ve güvenli binaların üretilmesine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bakanlık yetkililerinden ricamız, bizi üvey evlat konumuna sokmamalarıdır. Bizler her zaman bakanlığımızın yanında olan kuruluşlar olarak her göreve hazırız.”
Kaynak: Antalya Körfez