Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Farkındalık: 25 Kasım’ın Önemi

Kadına yönelik şiddetle mücadele ve farkındalığın artırılması için 25 Kasım’ın önemi vurgulanıyor. Bu yazıda, şiddetin sonuçları, mücadele yöntemleri ve toplumsal farkındalık oluşturmanın yolları ele alınıyor.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Farkındalık: 25 Kasım’ın Önemi
Yayınlama: 25.11.2024
4
A+
A-

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Farkındalık

Antalya Körfez gazetesinin haberine göre; “Hindistan’da kelebek uçar, Amerika’da fırtına çıkar.” Dünya, aslında bu kadar küçük bir yer. Her birimizin hayatına etki eden olayların hızla yayıldığı bir ortamda, tüm insanlara yetecek kadar büyük. 25 Kasım günü, ülkemizde de hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerin amacı, farkındalık yaratmak, kadına karşı şiddeti azaltmak ve mümkünse durdurmak.

Bir yazarın dediği gibi, “Kadın tanrıdır.” Kadın, dünyanın yarısıdır; diğer yarısını da doğuran değil midir? Buna karşı çıkan var mıdır? Öyleyse, bu çelişki neden var? Toplumda her gün artan saldırganlık ve güçsüz olanlara karşı şiddetin artışının kökeni nedir? Neden köle sahipliğine soyunuyoruz? Bir evin içinde yaşayanların biri mutsuzsa, diğerleri gerçekten mutlu olabilir mi? Şiddet uygulamak insanı mutlu eder mi, yoksa yavaş yavaş insanlıktan çıkarır mı? Ülkemizde her gün en az bir ya da üç kadın öldürülmekte. Katil, genelde en yakınları, kocası ya da sevgilisi oluyor. Her gün onlarca çocuk kayboluyor. Balık baştan mı kokuyor, yoksa artık tuz da mı koktu? Kokuşma, çürüme gün geçtikçe artıyor. İnsanın insana uyguladığı şiddet, ne kadar da insanlık dışıdır ve çağ dışıdır.

Toplumda öyle bir yönsüz öfke var ki, nereye saldıracağını bilemeyen insanlar çoğalıyor. Elbette buna karşı karınca incitmez olanlar da az değil; iyi ki az değil. Konuyu dağıtmadan, 25 Kasım’ın tarihine bakalım. Rafael Trujillo adlı diktatör, 1930’da askeri darbe yaparak Dominik Cumhuriyeti iktidarını ele geçirdi. Bu diktatör, ülkeyi tam 31 yıl boyunca baskı ve zulümle yönetti. Ülkede ona karşı muhalifler de mevcuttu. Zaman zaman hak talep eden eylemler gerçekleştiriliyordu. Bu hareketlerden biri de Clandestina adlı harekettir. Bunun önderleri, Patria, Minerva ve Maria adlı üç kız kardeşti. Kocaları da onlara destek veriyordu ve rejime karşı direniyorlardı. Bu sebeple birçok kez hapse atıldılar ve tüm mal varlıklarına el konuldu.

Diktatör bir konuşmasında; “Ülkenin en büyük iki sorunu var. Biri, kilise, diğeri, Mirabel kardeşler,” dedi. Bu konuşmasından 23 gün sonra, 25 Kasım 1960’ta, kocalarını hapishanede ziyaretten dönen Mirabel kardeşlerin arabası durduruldu. Önce tecavüz edildi, ardından sopalarla dövülerek öldürülüp uçurumdan atıldı. Ertesi gün devlet ve medya bu duruma “kaza” dedi. Bu olayla zafer kazanacağını düşünen diktatör, başı daha çok derde girdi. Ülkede ayaklanmalar arttı ve ABD desteğini çekti. Uçurum, bu cinayeti saklamadı, haykırdı. Mirabel kardeşlerin ölümünden sadece 6 ay sonra, 30 Mayıs 1961’de Trujillo öldürüldü. Şubat 1963’te Dominik Cumhuriyeti demokratik bir seçimle hükümetini seçti. 1981’de Dominik’te toplanan “Latin Amerika Kadın Kurultayı”nda 25 Kasım, “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak ilan edildi. O günden beri her 25 Kasım günü ve haftası birçok etkinlik yapılarak, kadına karşı şiddetin farkındalığı sağlanmaya çalışılıyor.

Kadınlar sokaklara dökülüyor ve kadın insan haklarını haykırıyor. Dünya devletleri, şiddeti azaltmak ve hatta ortadan kaldırmak için çareler arıyor. Örneğin; İtalya, şiddet gören ve ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlara ayda 400 Euro destek verme kararı aldı. Bu yıl İtalya’da 109 kadın cinayeti işlendi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres; “Değişim mümkün, 2030 yılına kadar kadına karşı şiddeti birlikte sonlandırabilmek için çabalarımızı iki kat arttırma zamanı,” dedi.

Türkiye’de neler oluyor? 2023’te 438, 2024 Ocak ayında 31, Eylül’de 34, Ekim’de 48 kadın cinayete kurban gitti. Son 15 yılda 4179 kadın erkek eliyle öldürüldü. Sanki savaştayız. Bu cinayetlerin yüzde 65’i en güvenli olması gereken evinde gerçekleşti. Bunun için ne yapılıyor? Aile içi şiddeti önlemek için imzalanan İstanbul Sözleşmesi kaldırılıyor. O günden sonra şiddet daha da tırmanıyor. Her gün kadın kıyımı, kırımı yaşanıyor. Kadınların ve çocukların ölüm haberlerini dinlemek, toplumun ruh sağlığını bozuyor. Bu bir insanlık suçu ve utancıdır.

Kaynak: Antalya Körfez

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.