Yörüklerin yaylalardan köylerine dönüş hikayelerini keşfedin. Geleneksel yaşam tarzları, kültürel mirasları ve doğayla iç içe olan bu toplulukların zengin geleneklerini öğrenin. Yörüklerin mevsimsel göçleri ve yaşam mücadeleleri hakkında derinlemesine bilgi edinin.
Antalya Körfez gazetesinin haberine göre, Antalya’da nisan ve mayıs aylarında yaylalara çıkan Yörükler, havaların soğumasıyla birlikte köylerine dönüş hazırlığına başladı. Sıcak havalardan etkilenmemek, hayvanlardan daha yüksek verim elde etmek ve tereyağı ile peynir yapmak amacıyla yeşil meraların bulunduğu Toros Dağları’nın zirvelerine, Akseki’nin yaylalarına Nisan ve Mayıs aylarında yolu düşen Yörükler, artık kış mevsimine hazırlık yapıyor. Geçmişte at ve develerle yapılan bu zorlu yolculuklar, günümüzde kamyon ve diğer motorlu taşıtlar yardımıyla daha kolay hale geldi.
Manavgat ilçesinin dağlık kesimlerinde bulunan Gebece köyünde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan Mehmet Çoşkun, ailesiyle birlikte yaz aylarında Akseki’nin Alacabel yakınlarındaki Kaklıktaş mevkisinde hayvanlarını otlatmak için yaylaya çıktıklarını ifade etti. Çoşkun, “Buradan hava şartlarına bağlı olarak ekim sonu, kasım ayının ortaları gibi kendi köyümüze dönüyoruz. Kışın hayvanlarımız 7 ay kendi yerlerimizde, yazın ise yaklaşık 5 ay yaylada kalıyoruz. Bu yıl hava şartları çok elverişli geçtiği için yaklaşık 6 ay yaylada kaldık. Şimdi havalar soğumaya başladı. Hazırlıklarımızı tamamladık ve kış ayını geçirmek üzere köyümüze geri dönüyoruz” diye belirtti.
73 yaşındaki Yörüklerden Duran Topaça, hayvancılığın atalarından miras kaldığını dile getirdi. Manavgat ilçesine bağlı Gecebece Mahallesi’nde yaşayan Topaça, geçimlerini sağladıkları küçükbaş hayvanların daha iyi şartlarda beslenmesi için bahar ve yaz aylarında geniş otlaklara ihtiyaç duyduklarını vurgulayarak, bu nedenle her yıl Akseki’nin Yarpuz Mahallesi yakınlarında bulunan bin 800 metre rakımlı Kaklıktaş Yaylası’na çıktıklarını, kasım ayının ilk haftasında ise dönüş yolculuklarına başladıklarını kaydetti.
73 yaşında olmasına rağmen hâlâ küçükbaş hayvancılığı sürdürdüğünü belirten Topaça, “Anamdan atamdan davarcılık mesleği kalmış ve ben de bu geleneği devam ettiriyorum. Yaylaya hava şartlarına göre Mayıs ayının 20’sinde çıkıyoruz ve Kasım ayının 15’inde iniyoruz” dedi.
Hayatının büyük bölümünü hayvancılıkla geçiren Topaça, “Davarcılık zor bir meslek. Dağlara çıkıyoruz. Bırakmayı düşündüğümde, bu mesleği bırakmanın mümkün olmadığını anlıyorum. Çünkü hayvancılık ata mesleğimiz. 6 oğlum var, 4 tanesini okuttum, onlar devlette çalışıyor. Diğer 2 oğlum ile birlikte hâlâ davarcılık yapıyoruz ama artık oldukça yoruldum. Ömrümüz böyle geçip gidiyor” şeklinde konuştu.
Hayvanlarını eskiden yürüyerek yaylalara çıkardıklarını anlatan Topaça, “Şimdi hayvanlarımızı kamyonlarla götürüyoruz. Belirli bir noktada indirip oradan yaya olarak devam ediyoruz. Köyümüzde bulunan ağıllarda hayvanlarımızı besliyoruz ve eşyalarımızı traktörlerimizle taşıyoruz. Artık göçme zamanımız geldi. Havalar soğumaya başladı” diye sözlerine ekledi.
Kaynak: Antalya Körfez