Mutlu Kaya: Şiddet mağduru kadınların direniş hikayelerini keşfedin. Bu içerik, cesaret, dayanışma ve yeniden doğuş temaları etrafında dönerken, kadınların güçlenme mücadelesini gözler önüne seriyor.
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Posta’dan Alev Gürsoy Cimin’ın sorularını yanıtlayan Mutlu Kaya, yaşadığı zorlu süreçleri ve içsel mücadelesini gözler önüne serdi. Kaya, “Paha biçilemez bir duygu. Hayatta olduğuma değil ama şiddet mağduru bir kadın olarak bugün bu kadar direniş göstermeme ve halen direnmeme daha çok seviniyorum. Artık adımın hakkını vermek, ‘mutlu’ olmak istiyorum” dedi.
İşte o röportajdan bazı kesitler:
İsminin hakkını en azından vurulmanın öncesini düşününce hiç veremedin mi?
Hayatım oldukça zor geçti. İnsanlar isimleriyle yaşar derler ama benim için bu geçerli olmadı. Mücadelem doğuştan başladı ve çok acılar çektim. Biz büyük bir yoksulluk içinde büyüdük; buna rağmen bir yerlere gelmek için çabaladık.
Kaç kardeşsiniz?
Sekiz kardeşiz. Ablam ve ben eğitim aldık; başka bir çıkış yolumuz yoktu. Beden Eğitimi bölümünü kazandım. Babam evi terk etmişti. Hem okudum hem de çalışarak aileme bakmak zorunda kaldım. Ancak o sırada hayatıma dahil olan cani, tüm hayatımı altüst etti. Bahsettiğim kişi Veysi Ercan’dır.
SES YARIŞMASINI KAZANIRSAM BENİM KURTULUŞUM OLUR SANDIM
Yardım isteyebileceğin kimse yok muydu?
Ailem dışında herkese derdimi anlattım aslında. Polise, savcılığa, arkadaşlarıma… Bir insan yolda giderken kuşlardan dua ister mi? Dolmuşta giderken, etrafımdaki bitkilere ve kuşlara bile yardım dilerken buluyordum kendimi. Ölmek istemiyordum ama onun bunu yapacağına dair içimde bir korku vardı.
Ailene neden söylemedin?
O adam çok tehlikeliydi. Ailem gariban bir durumda olduğu için ağabeyim gidip onunla konuşsa, ikisinden biri kesinlikle diğerini öldürecekti. Cesaret edemedim buna.
Peki, bu korkuyla ses yarışmasına katılmaya nasıl cesaret ettin?
O dönemde bu yarışmalar oldukça popülerdi. Benim de güzel bir sesim vardı ve bunu bir kurtuluş yolu olarak düşündüm. Gözümü kararttım. Babam o süreçte iki yılı aşkındır evde yoktu ve biz çok kötü bir durumdaydık. Babam, tefecilere borçlandığı için evden kaçmıştı. Bu yarışma benim için bir fırsat olur, kazanırsam aileme bir ev alır, kardeşlerimi okutabilirim diye düşündüm. Umutla yarışmaya katıldım ama her gün tehdit ediliyordum. Gördüğü yerde direkt bana saldırıyor ve işkence tarzında şiddet uyguluyordu.
VEYSİ ERCAN SEVGİLİM DEĞİLDİ, BANA TAKINTILI BİRİYDİ
Olaylar nasıl başından vurulmana kadar geldi? Veysi Ercan sevgilin miydi?
Hayır, sevgilim değildi. Zaten sevgilim olmadığı için bu bedelleri ödedim. Kendisiyle lisede tanıştım. O yaşta ne olduğunu pek anlayamadım. Önce arkadaş olduk, sonra bir baktım ki takıntılı bir aşık haline dönüştü. Benden büyüktü ve yaşım itibarıyla öyle bir ilişki yaşamaya hazır değildim. Ailevi durumlarımız da oldukça kötüydü, bu tür şeylere hiç vaktim yoktu.
Sonra neler oldu?
Sözde beni seviyor ve evlenmek istiyordu. Ben de yaşımı ve şartlarımı söyleyerek kibarca reddettim. Ama ardından peş peşe tehditler başladı. Onu tanıdıktan sonra normal bir arkadaşlık bile kurmanın mümkün olmadığını anladım; kötü biriydi. Artık onu görmek istemediğimi söyleyince delirdi. “Hayır, ya benimsin ya toprağın, başka seçeneğin yok” dedi. Ben 15 yaşındaydım, o 20.
KADINLAR, ‘SON KEZ KONUŞALIM’ DİYEN ERKEKLE SAKIN BULUŞMASINLAR, O ‘SON KEZ’İN SONU HEP ÖLÜM
Yarışmadayken hayatın değişecek diye düşünürken bir yandan bunlarla mı uğraşıyordun?
Rüyada gibiydim ama şarkı söylerken bile içimde korku vardı. Sonra bir gün, kanal binasına gidip adını Mehmet Kaya olarak tanıtarak, “Mutlu Kaya’nın amcasının oğluyum; bu kızı bir daha televizyona çıkarmayacaksınız” dedi. Oradaki yetkililer bana sordu, ben de bu ifadenin doğru olmadığını söyledim. Sonrasında birinci olunca kısa süreliğine İstanbul’dan Diyarbakır’a döndüm. O süreçte insanlar beni çok sevdi ve tanındım, bu onu çok öfkelendirdi. Epeyce tehdit etti, en son gün, “Son kez konuşalım” diye çağırdı.
Eve mi geldi?
Hayır, hiç unutmuyorum; 18 Mayıs Pazar gecesi… Yine aradı, bir sürü mesaj attı. “Kapının önüne gel, seni son kez göreceğim ve sonrasında özgür olacaksın. Karşına çıkmayacağım” dedi. “O son kez”lere hiçbir kadın inanmasın. O ‘son kez’in sonu hep ölüm. Ben de bu düşüncelerle deliriyordum, beni öldürsün kurtulayım kafasındaydım.
Buluşma anında neler oldu?
Korkmak, ölümden daha kötü bir işkenceydi benim için. Dışarı çıktım; avluda bileğimden tuttu, “Hadi gidiyoruz” dedi. “Gelmem” dedim, direndim. Hiç unutmam, “Allah rızası için dur” der demez, saçlarımdan tuttu ve yerde sürükledi. O an silahı çıkardı, alnıma dayadı ama demek ki ecelim gelmemişti, silah tutukluk yaptı, patlamadı. Ben de can havliyle elinden kurtulup içeri kaçtım. O sırada peşimden koştu ve ateş açtı; pencereden seken kurşun kafama geldi. Zaten o andan sonra yere yığıldım. Ablam Dilek ile göz göze geldik ve konuşamıyordum, beynim hasar görmüştü. İçimden ‘kurtar beni’ diye haykırıyordum. Sonrası zaten yoğun bakım dönemiydi.
Yoğun bakımda ne kadar kaldın?
Bir buçuk ay sonra gözümü açtım ama uyandığımda o eski benden eser yoktu. Ağzım ve yüzüm resmen yer değiştirmişti. Konuşamıyordum. Felç geçirmiştim. Yine de derin bir nefes aldım; o caninin tehditlerinden kurtuldum diye. Herkesin çok güzel dediği kızın yüzü gözü delik deşik olmuştu. Elim, ayağım tutmuyor, eski Mutlu yok ama yine de o adam yok diye şükrettim. Bir ayda 48 kiloya düşmüşüm. Dişlerim, hortumu ısırmaktan dökülmüş, ağzımda diş yoktu. Ben vurulduktan sonra yarışma bitmişti zaten. Aylarca fizik tedavi gördüm ve hâlâ iyileşmeyi bekliyorum. O korkunç olay olmasaydı, belki bugün çok farklı şeyler konuşabilecektik. Belki bugün dünya çapında bir star olabilirdim.
Niye bu kadar uzadı tedavin?
Çünkü benim vurulmamdan birkaç yıl sonra ablam bir erkek şiddetine kurban gitti ve katledildi. Ardından avukatım, doktor olan kocası tarafından katledildi. Sırf boşanmak istediği için. Ben de dünyaya küstüm. Fakat sonrasında tüm kadınlar için ayağa kalkmaya karar verdim.
SİBEL CAN SADECE ŞOV YAPTI, YARDIM ETMEDİ
Direniş adlı bir single çıkardın. Bu şarkı seni mi anlatıyor?
Evet, beni ve şiddet mağduru tüm kadınları. Asla bizi bitiremeyecekler. Asla yok edemeyecekler. Biz direneceğiz ve iyi erkekler de mücadelemizde yanımızda olacak. Şu an maddi gücümüz yok; tedavim çok pahalı. Kimseden para istemiyorum, sadece tedavimi üstlensinler yeter.
Sibel Can bunu üstlenmedi mi zaten?
Vallahi, kameralar önünde hepsi bir şovdu. Çok merhametsiz biri. Ailem hastane önünde 1 liralık suyu alıp da içemeyecek kadar garibandı. O günden sonra bir daha ne aramış ne sormuş. Şovunu yaptı, gitti. Bir kuruşluk yardımı yok. Bana yardım etmek zorunda değil tabii ki. Tek üzüntüm, belki o yardım edeceğim diye yalan söylemeseydi, birileri tedavime yardım edebilirdi. Sibel Can, aileye her türlü yardımı yaptı diye düşündü herkes sanırım ama kimse yardım eli uzatmadı. Bir de onlara ev, araba aldım diye yalanlar söylendi. Çok üzüldüm. Ben kimsenin veliahtı falan değilim.
Seni vuran adam nerede şimdi?
Yedi yıl cezaevinde yatmış, şimdi dışarıda. Ellerini kollarını sallayarak geziyor. Mutlu’yu nasıl öldüreceğinin planlarını yapıyor. Sosyal medyada takipçilerim, benim paylaşımlarımın altında bir şey yazınca ona yazıyormuş. Ben hiçbir şekilde güvende değilim. Şu an istese, aynı dakika gelip bir pencerenin önünde beni öldürebilir. Ve halen musallat oluyor. Benim sevenlerime hayranlarıma mesaj atıyor. İsterse yine yapar. Koruma talebim var ama işte… Hiçbir şey onu durdurmaya yetmiyor.
Kaynak: Patronların Dünyası