Kaş Belediye Meclisi’nin 2 Eylül 2024 tarihli kararının ayrıntıları, ilgili yasa ve yönetmeliklerle imar mevzuatının tavizsiz biçimde uygulanmasına işaret ediyor. İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay denetim raporlarına da konu olan Kaş’taki kaçak yapılaşma ve son 10 yılda verilen tavizlerin alınan yeni Meclis kararı ile son bulup bulmaması, kararların uygulanmasına bağlı.
SON 10 YILDA 17 BİNİN ÜZERİNDE KAÇAK YAPI İNŞA EDİLDİ
Antalya’nın Kaş ilçesinde son 10 yılda 17 binin üzerinde kaçak yapı inşa edildiği belirtiliyor. Kaş Belediyesi’ni AKP’li başkanların yönettiği bu dönemde ilçenin adı sıklıkla kaçak yapılaşmayla gündeme geldi. Hem Sayıştay raporlarında hem de İçişleri Bakanlığı’nın denetim raporlarında tespit edilen kaçak yapılaşma ve buna ilişkin alınan önlem ve yaptırımların yetersiz olduğu vurgusu, sorunun giderek büyüdüğüne de işaret ediyordu.
KAŞ BELEDİYESİ’NDE 10 YILIN FATURASI AĞIR OLDU
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Kaş Belediye Başkanlığı’nı kazanan CHP’nin adayı Erol Demirhan, göreve başladığında kasası boşaltılmış borçlu bir belediye, şişirilmiş kadrolarla kimin ne yaptığı belli olmayan kurumsal yapı ve 10 yıldır kronikleşmiş olan kaçak yapı sorunuyla karşı karşıya kaldı.
GÖSTERMELİK YIKIMLAR KAÇAK YAPILAŞMAYI ÖNLEMEYE YETMEDİ
Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Yusuf Yavuz’un haberine göre Kaş Belediyesi önceki yıllarda kaçak yapılaşmaya ilişkin çok sayıda yıkım ihalesi açtı ancak bu ihalelerin çoğunluğu iptal edildi. Kalkan sırlarında Bezirgân Mahallesi sınırlarında ve Yeşilköy sınırlarındaki Fırnaz Koyu bölgesindeki yapılan birkaç yıkım işlemi dışında binlerce kaçak yapı adeta ödüllendirildi. İmar mevzuatına aykırı yapılaşma, adeta mevzuatın kendisi haline gelerek Kaş’ı kayıt dışılığın da merkezi haline getirmeye başladı.
BELEDİYE MECLİSİNDEN KAÇAK YAPILAŞMAYLA MÜCADELE KARARI
CHP’li Başkan Erol Demirhan’ın yönetimindeki Kaş Belediye Meclisi, geçtiğimiz ay ilçe genelindeki kaçak yapılaşmaya karşı idari yaptırımlar ve para cezaları uygulanması kararı aldı. İlçe yüzölçümünün büyüklüğü ve yerleşkelerin dağınık olması nedeniyle kaçak yapılarla mücadele edebilmek için önleyici tedbirler alınması için alındığı belirtilen Meclis kararında özetle şu ifadelere yer verildi:
“Hafriyat alım veya dökümü öncesinde yapı ruhsatının veya izin belgesinin ibraz edilmesi zorunludur. Zabıta Müdürlüğünce ruhsatsız/kaçak yapılara ilişkin olarak hafriyat alım veya dökümlerinin yapıldığının tespiti durumunda en geç 5 (beş) iş günü içinde gerekli idari ve adli işlemler başlatılarak hafriyat araçlarının her biri için 100 bin TL idari para cezası uygulanacak, bu yönde tespite konu olan firmaların faaliyetleri (İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları) Encümen Kararı ile 30 gün süre ile geçici olarak durdurulur. Üç kez tekrarı durumunda İşyeri Açma ve Çalışma ruhsatı iptal edilir.”
MAL SAHİBİ, MÜTEAHİT, MİMAR VE BETON FİRMALARINA YAPTIRIM
Ruhsatsız ve kaçak yapıların tespit edilmesi durumunda mal sahibi, Müteahhit, beton firması ve çalışan bilgilerinin ilgili kurumlara bildirileceği kaydedilen kararda, “Ruhsatsız/kaçak yapı Müteahhit aracılığıyla yapılıyorsa Müteahhitlik Belgesinin iptali için Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gerekli bildirimler gerçekleştirilecektir. Ruhsatsız/kaçak yapılara mühendislik hizmeti verdiği tespit edilen Mimar ve Mühendisler ilgili Meslek Odasına bildirim yapılarak Mevzuatları gereğince ihtar ve yaptırımların uygulanması sağlanacaktır” denildi.
KAÇAK YAPILAŞMA 10 YILDIR GÖZARDI EDİLİYOR
Kaş Belediye Meclisi’nin aldığı bu karar, aslında imar mevzuatı ile korunan alanlar ve zeytinliklerle ilgili koruyuşu yasal düzenlemelerin gerektirdiği yaptırımlar. Son 10 yıldır bu yasal düzenlemelere yeterince uyulmaması, bugün ortada duran ve çözüm bekleyen devasa bir soruna dönüştü. Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Kaş Çevre ve Kültür Derneği’nin değerlendirmesinde, kaçak yapılaşmaya seyirci kalındığı vurgusunun yapılarak, kaçak yapılaşmanın tırmanışa geçtiği 2014-2024 arasında imar mevzuatının nasıl göz ardı edildiğine işaret ediliyor.
COVİD SALGINI VE SAVAŞ, KAŞ’TAKİ TALEBİ ŞİŞİRDİ
Covid-19 salgını ile Rusya-Ukrayna savaşının ardından Kaş ilçesinde yaşanan yaz yoğunluğunun kış döneminde de sürdüğü vurgulanan açıklamada, “Bu turist yoğunluğu, turizm pastasından pay almak isteyen yerel halkı harekete geçirmiştir. Yerel halk, kanunen kaçak inşaatın önlenmesinde sorumlu olan kurumlar Kaş Belediyesi ve Antalya Valiliği’nin göz yummasıyla kaçak yazlık konut/villa üretimine girişmiştir. AKP’li Belediye yönetiminin ilk 5 yıllık döneminde (2014 -2019) Kaş ilçesi içinde 3 binin üzerinde kaçak yapı yapılmış, bu kaçak yapılar yıkılması gerekirken 2018 yılında kaçak yapılara imar affı getirilmiş, imar kanunu çiğneyenler ödüllendirilmiştir.
‘AKP DÖNEMİNDE KAŞ’TA 17 BİN KAÇAK YAPI ÜRETİLDİ’
Yapanın yanına kar kaldığı görülünce bu sefer yerel halka, dış yatırımcı da eklenmiş ve ikinci AKP döneminde Kaş’ta toplamda 17 binin üzerinde kaçak yapı üretilmiştir. Kaçak inşaat metastaz yapmış bir kanser gibi tüm Kaş’ı sarmış ve 1. Derece Doğal Sitler, Özel Çevre Koruma Bölgeleri, tarım alanları, zeytinlikler de dâhil olmak üzere büyük bir tahribatın ve talanın yaşanmasına sebep olmuştur” denildi.
RESMİ RAPORLARDAKİ VERİLER GERÇEK RAKAMLARIN ALTINDA
Kaş’taki kaçak yapılaşmaya ilişkin olarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayınladığı raporlarda gerçek rakamların çok altında veriler kullanıldığı savunulan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kaş Belediyesi göstermelik bir şekilde yıkım ihalelerine çıkmış, kendi yıkım makineleri yokmuş gibi açılan ihaleye ‘hiçbir firma katılmamıştır’ bahanesiyle kaçak yapıları yıkmamış, Antalya Valiliği ise çıkan haberler sonucunda oluşan kamuoyu baskısını azaltmak için sadece birkaç kaçak yapının yıkılmasına müdahale etmiştir. İmar Kanunu’nu uygulaması gereken bu kurumlar görevlerini kati suretle yerine getirmemişler ve Kaş coğrafyasının talan edilmesinin müsebbibi olmuşlardır.
SON 10 YILDA KAŞ’IN TOPLAMI KADAR KAÇAK YAPI ÜRETİLDİ
TÜİK rakamlarına göre Antalya hane halkı sayısı 2,9, Kaş’ın nüfusunun ise 60 bin kişinin biraz üzerinde olduğunu görülmektedir. Yani bu rakamlara baktığımızda, kabaca yaklaşık hane sayısı 20 – 22 bin civarındadır. Kaş’ta iki dönemlik AKP yönetiminde neredeyse bir Kaş kadar daha kaçak üretildiği görülmektedir. Hali hazırda olan hane sayısına göre kaçak yapı üretim oranı ile Kaş, Türkiye’nin en çok kaçak yapı üretilen yeri olmuştur. Kaçakların çok azı anayasal hak olan barınma hakkıyla ilgiliyken çoğu turizm geliri için yapılmış ikinci konut/yazlık yapılar olmuştur. 2024 yılında herkes ikinci bir affa hazırlanırken 6 Şubat depremin olmasıyla iktidarın planları alt üst olmuş ve af çıkartılamamıştır.”
KAÇAK YAPILAŞMA ÜZERİNDEN SEÇİM EKONOMİSİ YARATILDI
Kaş Çevre ve Kültür Derneği’nin açıklamasında iktidarın kaçak yapılaşma üzerinden bir seçim ekonomisi yarattığı da öne sürülerek, “Belediyeler halkçı görünerek kaçak yapılaşmaya göz yummuş, kaçak yapı üzerinden ceza keserek mali kaynak üretmiş aynı zamanda rüşvete açık bir alan yaratmıştır. Seçim yaklaşırken affı bir seçim malzemesi olarak kullanmış, seçilemezse kaçak yapıların yıkılacağı korkusunu verirken, seçimi alırsa af getireceğini vadetmiş ve af getirmiştir. Af getirdiğinde ise yapı kayıt belgesi dağıtarak bir kere daha halktan para toplamıştır” denildi.
DEPREM GERÇEĞİ VE KOLONSUZ İNŞA EDİLEN KAÇAK BİNALAR
Deprem sonucunda 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapıya izin verildiğinin ortaya çıktığı vurgulanan açıklamada, 6 Şubat depremi sürecinde yaşanan yönetim zafiyeti ve ahlaki çürümeye de değinildi. Kaş’ın ikisi aktif, biri pasif iki ayrı fay sistemi üzerinde bulunduğunun altı çizilen açıklamada, “Turistlerin ilgi ile ziyaret ettiği Batık Şehir – Kekova’nın iki büyük deprem sonrası sulara gömülerek oluştuğunu bilim insanları sayesinde biliyoruz. İlçede kaçak yapılaşma şekline baktığımızda, binaların birçoğunun ikinci ve üçüncü katlarının kolonsuz sadece tuğla örülerek ya da 5cm x 10 cm demir çubuklar kolon yapılarak üretildiğini görüyoruz. İlgili kurum kontrolünden muaf, inşaat kalitesi düşük yapılar sebebiyle, yakın ya da uzak bir zamanda gerçekleşecek benzer büyüklükte bir deprem Maraş, Hatay şehirlerinde olduğu gibi büyük bir yıkıma ve can kaybına sebep olacaktır. Bu çürük yapılaşmanın sorumluları kanunu uygulamayan kurumlar ve bu çirkin siyaseti üreten iktidar olsa da cezasını bir gün yine bu halk maalesef canıyla ödeyecektir” ifadelerine yer verildi.